30 Haziran 2009 Salı

Sawyer neredesin şekerim? Bak bitti dondurmam, gelmedin.


Bir tane daha mutlu sonlu kitap bitirdim.
Bir tane daha mutlu sonlu film izledim.
Bir tane daha Bademli Magnum yedim.
Hepsi yalandı.
Tek gerçek dondurmaydı.

28 Haziran 2009 Pazar

Film


Nedendir bilinmez, biz hep UzunMetrajlıMutluSonluAşkFilmleri çekmek için niyetlenip, MutsuzKısaFilmler çekiyoruz.



10 Haziran 2009 Çarşamba

Bilmece




lastikli : Başkalarına bolca dağıtabildiğin ama kendine kullanamadığın şe..
püstüklü: Akıl!!
lastikli:Cümlemi bitirmemi bekleseydin bari.
püstüklü: Ehe! benden başkası daha iyi bilemezdi bunu.
lastikli: E neden sana sordum sanıyorsun.





not: isimlerimizdeki uyumu da yeni farketmiş bulunmaktayım

5 Haziran 2009 Cuma

Daha az acıtan şarkılar dinlemek lazım


Hep neden diye sormak olmuyor aslında. Oturup gerçekleri kabullenmek lazım. Acaba diye mi düşündüğünü gerçek diye görmek lazım.

Bir fotoğrafın altındaki yorumu okurken, üç vakte kadar o fotoğrafın gerçeğini yaşayabilme ihtimaline karşı serinkanlı olmak lazım.

Daha güçlü olmak lazım.

Bir daha da, gerçekleşmeyecek hayaller kurmamak lazım.

gencim gençsin genciz


Elif Şafak bir yazısında "Türkiyede kadınlar erken yaşlanıyor." demişti de o zamanlar bu bana çok fazla bir şey ifade etmemişti. Ta ki bu gün birisi-o kendini bilir- derin derin düşünüp, gelecek kaygısına düşene kadar. Neymiş hala hayatımızı düzene oturtamamışız. Hiç bir şeyimiz belli değilmiş falanmış filanmış. Ya dedim bunları duyunca acaba ben mi çok gevşek davranıyorum, fazla mı saldım ipin ucunu. Evet, kabul biraz rahat bi insanım hatta birazdan azıcık fazla.

Diğer yandan da "Nereye yetişiyoruz? Ne acelemiz var?" Hadi diyelim iş kaygısını aştık ve her şeyi garantiledik. Sonra? O zaman da kaygılanacak başka şeyler bulurum ki ben istedikten sonra. Hem bir dakika yaa! biz mezun olalı daha bir yıl bile olmadı, telaşımız neden? Daha yolun çok başındayız, hem de çook.

İyisi mi biraz daha akışına bırakalım ve gerçekleşmeyen isteklerimize üzülmektense, istemeden gerçekleşenlerimize sevinelim. ne dersin?


hıhı evet çok polyannaca bir yaklaşım oldu ama bu kadarcık umuda ve boşverebilmeye ihityacımız yok mu hepimizin?

25 Mayıs 2009 Pazartesi

3...2...1...

Milyon kez, yüzmilyon kez birileri sana bir şeyler söylüyorsa vardır aslında bir hikmeti.

Uzak durman gereken kim/şey varsa, sen göremeyebiliyorsun bazen. Öyle kapatıyor ki insan algılarını, mümkün değil suya yansıyan aksini görmek gerçeğin.

Adım adım koyunca gerçekler; o zaman daha acı işte. Daha zor.

Çok garip, şimdi bende parça parça azalırken sen, artan kendime güvenim oldu.

Bunun için bile teşekkür ederim.

12 Mayıs 2009 Salı

Biz geldik

Niye böyle bir şey yaptık?

Eş zamanlı duygu patlamaları yaşar olduk. İçimizi acıtanlar da oldu, mutluluktan hoplayıp zıplatanlar da. Bunları haftada birkaç kez gitmeyi adet edindiğimiz kahve molalarında konuştuk hep. Canımızı acıtanlara söyleyemediklerimizi birbirimize söyledik. Konuştukça rahatladık, rahatladıkça konuştuk.


Neden "Dilimin Ucunda Kelimeler"?

Çünkü biz dilimizin ucuna geleni hiç sakınmadık. Ne düşündüysek söyledik, ne düşündüysek yazdık.

Sonra birgün yine kahve içerken, dedik ki yazalım birlikte.

Yazalım bakalım...